Türkiye'nin Su Gerçeği 2030 Sonrası İçin Korkutan Tablo

Suyun musluktan sonsuza kadar akacak tükenmez bir kaynak olduğunu düşünmek, geleceğimizi tehlikeye atan en büyük yanılgılardan biridir. Sanal su (üretim ve tüketim süreçlerinde harcanan görünmez su) dahil edildiğinde, ülkemizde kişi başı günlük su kullanımı 5.416 litre gibi çok yüksek rakamlara ulaşmaktadır. Bu yazıda, Türkiye'nin değişen su haritasını, nüfus artışıyla azalan su kaynaklarını ve 2030 yılı için öngörülen tehlike çanlarını veriler ışığında inceleyeceğiz.

Su Zengini Değil, Su Stresi Yaşayan Ülkeyiz

Bir ülkenin "su zengini" sayılabilmesi için kişi başına düşen yıllık su miktarının 10.000 metreküpün üzerinde olması gerekir. Oysa Türkiye'de bu rakamlar hızla düşmektedir. 1965 yılında yaklaşık 3.700 metreküp seviyelerinde olan kişi başı yıllık su miktarı, artan nüfus ve tüketimle birlikte ciddi bir erime sürecine girmiştir. Türkiye şu anda "su zengini" değil, teknik olarak "su stresi yaşayan" ülkeler kategorisindedir.

2030 Projeksiyonu: Su Fakirliğine Doğru

Yapılan analizler, gidişatın hiç de iç açıcı olmadığını gösteriyor. Nüfus artışına rağmen su kaynaklarının sabit kalması veya azalması nedeniyle, 2030 yılında kişi başına düşen su miktarının 1.000 metreküp seviyelerine kadar düşmesi beklenmektedir. Bu kritik eşik, Türkiye'nin resmen "su fakiri" bir ülke olma yolunda ilerlediğini göstermektedir. Harcadığımız su (örneğin 1600-1700 m³) ile sürdürülebilir olan miktar (1400 m³ civarı) arasındaki makas giderek açılmaktadır.

Dünya Ortalamasının Üzerindeyiz

Küresel karşılaştırmalara baktığımızda, ABD gibi sanayileşmiş ülkeler en yüksek su ayak izine sahip olsa da, Türkiye de dahil birçok ülke "Dünya Ortalaması" olan kırmızı hattın üzerinde yer almaktadır. Yani gezegenin yenilenme kapasitesini aşacak şekilde su tüketiyoruz. Suyu artık yenilenebilir ve sonsuz bir kaynak olarak görmek yerine, korunması gereken en kıymetli hazine olarak ele almalıyız.

Sonuç

Suyu kaybetmek, yaşamı kaybetmek demektir. Eğer bugünden sürdürülebilir bir su politikası izlemez ve bireysel su ayak izimizi küçültmezsek, artan ihtiyaçları karşılayamayacak bir noktaya geleceğiz. Gelecek nesillere kurak bir ülke bırakmamak için her damlanın hesabını yapmak zorundayız.